1982 doğumlu Gökçer Korkmaz Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde ikamet etmekle beraber her gün beş yüzün üzerinde sokak hayvanının beslenme, barınma ve sağlık problemleri ile mücadele veriyor.
Ben de sokak hayvanları için verilen bu mücadeleyi gördükten hemen sonra eğitim almış olduğum fakültemde bir kampanya başlatarak elde ettiğim bağışlarla hayvanlar için mama ve ilaç ürünleri satın alarak, Gökçer Korkmaz’ı ikamet etmiş olduğu Babaeski’de ziyaret ettim.
Röportaj: Gökçer Korkmaz
Akdeniz Üniversitesi’nde almış olduğunuz eğitiminizi neden yarıda bıraktınız?
Bu, bir anda vermiş olduğum bir karar değildi aslında. Küçüklükten beri kafamda kurduğum hayallerim çok farklıydı. Zannediyordum ki okullarda bizlere iyi insan olmamız için bir şeyler öğretecekler, meğerse yokmuş öyle bir şey. Bu yüzden büyük bir varoluş problemi yaşıyordum, okul hayal ettiğim gibi bir yer değildi.
“Okul hayal ettiğim gibi bir yer değildi.” dediniz. Sizin yaşımınızdaki hayalleriniz nelerdi?
Ben kimsesiz çocuklara, evsizlere, sakat insanlara yardım edebileceğim bir işte çalışmayı ve huzurevinde dedeleri, nineleri terk edenler gibi değil, onlara bakan bir yerde, ağaç diken bir yerde çalışmayı ve en çok da kimsesi olmayan tüm hayvanlara yardım edeceğim, onları mutlu etmek için bir yerde çalışmayı hayal ediyordum.
Bir de “Zannediyordum ki okullarda bizlere iyi insan olmamız için bir şeyler öğretecekler, meğerse yokmuş öyle bir şey.” dediniz. Bu bağlamda Türkiye’deki eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben okullarda iyi insan olmak, merhametli olmak, paylaşmak, muhtaç her canlıya yardım etmek, yaşamlara saygı göstermek gibi bizi iyi kalpli bir insan yapacak ilgili konuların derslerde işlendiğine inanmıyorum. Okullar ezber bilgilerle ile doldurulmuş, bir nevi meslek sahibi robotlar olmamızı istiyorlar. İyi kalpli insanlar, iyi kalpli çocuklar olmamızı o kadar da umursamıyorlar.
Dolayısıyla b işte yanlış vardı ve halen de çok temel, çok önemli bir yanlış var. Oysaki okullar çocukların iyi bir insan olarak yetişmesini hedeflemelidir. Okullar, savaşları öğretiyor ama savaşın neden kötü bir şey olduğu hakkında herhangi bir şey öğretmiyor.
Doğa hakkında tüm şeyler öğretiyor ama gerçekten doğayı neden sevmemiz gerektiğini, onu neden korumamız gerektiği anlatmıyor. Bütün hayvanlar öğretiliyor ama hayvanları sevmemiz gerektiği, onlara yardım etmemiz gerektiği anlatılmıyor, öğretilmiyor.
Gökçer Korkmaz: Hayvanlarla ilk bağ
Peki, sizin hayvanlarla olan bağınız ilk olarak nasıl başladı?
Babaeski’ye döndüğümde, annem köpekler kayboluyor diye hüngür hüngür ağlıyordu. Ben de köpekler için endişelenerek nerede olabileceklerini araştırdım. Çevrede keşfe çıktım, ilçenin mezarlığının yakınlarında yüzlerce köpeği sersefil bir halde gördüm. İşte bu hayatımda kırılma noktası oldu.
Buranın bir çöplük olduğunu anladım. İnsanlardan kaçan köpekler açlıktan ölmemek için çöplüğe sığınmışlardı. İnsanların artıklarıyla yaşam mücadelesi veriyorlardı. Hayatımın değişeceğini o an anlamıştım.
Gökçer Korkmaz: Birikmişim var az çok…
Beş yüzün üzerinde hayvanla ilgileniyorsunuz. Masraflarını nasıl karşılıyorsunuz?
Facebook’ta, sosyal medyada videolarımı yaydım, olabildiğince bu canlıların dertlerini anlatmaya çalıştım. Binlerce insana bu dramı izletmeye çalıştım. Artık mama gönderenler, battaniye yollayan teyzeler var. Muşamba, ahşap yollayıp yaptığım kulübeye destek oluyorlar. Zamanında çalıştığım için birikmişim var az çok. Annemle beraber yaşıyorum, onun emeklilik maaşı var.
Belediyenin çalışmaları var mı?
Evet. Bakımevi yapılması planlanıyor. Bakımevi yapıldıktan sonra da onları yalnız bırakmam.
Siz hayvanların canını kurtarırken yaşadığınız ilçede barınaktaki köpeklere silahlı saldırı oldu, darp edildiniz. Bunun hakkında söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Bu saldırı, şiddetin önce hayvanlarda başlayıp daha sonra da insanlara yöneleceğinin bir kanıtıdır. Olay savcılık nezdinde devam ediyor. Burada yaratmaya çalıştığımız güzelliğe gölge düşürmemek için fazla bir şey söylemek istemiyorum, açıkçası.
Unutamadığınız, bir an yaşadınız mı köpeklerle?
En hüzünlü anım, motorumla ayrılırken peşimden koştukları zaman oluyor. Acaba “Bir daha gelmeyecek mi?” diye düşünüyorlar. Giderken aynı hüzünle, geldiğimde aynı sevinçle karşılıyorlar.
Sonuçta burası bir çöplük, hiç hastalanmadınız mı?
Veterinere gittiğimde bir koruyucu losyon vermişti, düzenli yıkanmam gerekliydi. İlk başlarda kollarımda rahatsızlık hissettim. Bir haftalık aradan sonra bağışıklık kazandım. Domuz gibiyim artık. Şimdi ise boyun fıtığı başladı. İstanbul Göztepe Medicalpark Hastanesi’nde fizik tedavim sürüyor.
İyi bir insan nasıl olmalı?
Hayvanseverlik konusunda etkilendiğiniz birileri var mı?
Evet. Annemle babam boşandıktan sonra dedem büyüttü beni. İşe beraber gittiği köpekleri yol arkadaşı olarak bellemesi… Hayattaki rol modelim oydu. “İyi bir insan nasıl olmalı?” sorusunun cevabıydı adeta.
Son olarak okurlarımızla paylaşmak istediğiniz bir şeyler var mı?
Sosyal medya hesaplarım üzerinden her gün paylaştığım iletilerle insanlara, özellikle de çocuklara ulaşmaya çalışıyorum. Özellikle hayvan sevgisi ile ilgili iletiler paylaşıyorum çünkü hayvan sevgisinin, dünyadaki diğer tüm sevgilerin üstüne inşa edeceğiniz en temel, en doğru başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Sevginin, sevgi kavramının kategorize edilmeden insan, doğa ve hayvan, topyekün olarak, muhtaç ve masum çaresiz her canlıya karşı aynı hassasiyet ile gösterilmesi gereken bir his olması gerektiğini düşünüyorum.
İstanbul’da milyonlarca insanın kullandığı, kafasını kaldırıp ekrana baktığı metrobüs ve metrolarda MODYO TV var
Harika bir şekilde, iki üç dakikada bir, hayvan sevgisi ile ilgili videolar gösteriliyor. Bu, İstanbul’da gördüğüm en güzel şey. Her gün milyonlarca insanın kafasını kaldırıp baktığı bir ekranda hem insanları gülümseten hem de hayvan sevgisini hissettiren fotoğraf / videoların gösterilmesi çok güzel, çok önemli bir şey.
Daha çok insan ve hayvan sevgisinin ifade edilebildiği şeylerin üretilmesi, hayata geçirilmesi benim için en önemliler arasında.
Bir de Güzel Sanatlar Fakültesinde okuyan öğrencilerin parklara, şehir merkezlerine hayvanlarla ilgili heykeller yapmasını; (tabii, gerekli hukuki işlemler eşliğinde) sokak, cadde ve mahalle isimlerinin sevgi, merhamet vs. gibi kelimelerle anılmasını çok isterdim.
Yaşam hakkı, evrende var olan her canlı için kutsaldır. Bizden güçsüz hiçbir canlının yaşamı tarifsiz acılar ile ıstırap, kölelik ve zulüm ile çalmaya hakkımız yok, olamaz, olmamalı.
Hayvanları seviyorsan, bu yaşayan, yaşamak isteyen her hayvanı içine alacak evrensel, tür ayrımı yapmadan bir sevgi hissi olmalı. İnsan olmanın temel gerekliliği sevgi, merhamet, duygudaşlık, yaşamanın kutsallığı bunu gerektiriyor. Ben kendimi başka bir canlının çektiği acı, ıstırap ve ölümüyle besleyemem.