in ,

Covid salgını ve eğitim

Karatahtanın kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşen eğitim alanındaki büyük değişim Covid-19 ile işlevsizleşti. Covid-19 Salgını ve Eğitim

Covid salgını ve eğitim

Karatahtanın kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşen eğitim alanındaki büyük değişim Covid-19 ile işlevsizleşti. Covid-19 Salgını ve Eğitim

Eğitim-Öğretim alanındaki son büyük değişim ve dönüşüm 200 yıl önce karatahtanın kullanılmaya başlamasıyla gerçekleşmişti. Karatahta kullanılmaya başlamadan önceki sistem bireysel öğretime dayanmaktaydı. Bu sayede haritaları çizerek göstermek, matematik, fizik, kimya gibi dersleri aynı anda birden çok kişiye görsel olarak anlatmak mümkün hale gelmişti. Karatahta öğretimde müthiş bir yenilik getirdi; öğrencilere dersleri tek tek anlatmak, göstermek yerine toplu olarak çok sayıda kişiye aynı bilgiyi öğretme imkanı sağlıyordu. Örneğin bir matematik denklemini 50 kişilik bir sınıfa ya da 300 kişilik bir amfide de karatahta ile anlatmak mümkündü.

200 yıllık bu yöntem Covid-19 salgını ile işlevsizleşti. Okullar tatil edilince karatahtanın başına gitmek mümkün olmadı. Salgın nedeniyle okulların açılmasının uzun bir süre mümkün olmayacağı anlaşılınca uzaktan eğitim seçenekleri devreye sokulmaya çalışıldı. Bilişim alanındaki gelişmeler öğretimin, uzaktan, yüz yüze ve çevrimiçi yapılmasına imkan tanıdı. Bu sayede öğretim şekli 200 yıl sonra büyük bir dönüşüme uğradı. Hatta mevcut sistemin sorgulanan, eleştirilen birçok olumsuz yanının uzaktan yüz yüze öğretim modelinde ortadan kalkacağı öngörülmeye başlandı. Örneğin ülkemizde ilk ve ortaöğretim çağındaki 18 milyon öğrenci her gün evlerinden çıkıp çeşitli araçlarla okul binalarına gitmekte altı, yedi saat burada öğretim gördükten sonra 18 milyon öğrenci tekrar evine dönmektedir. Her gün kavimler göçü gibi bir durumdan söz etmekteyiz. Uzaktan yüz yüze öğretim modeli her gün yaşanan bu hareketliliğe bir çözüm olabilmektedir. Artık uzaktan öğretimin yararlarına odaklanılması gerekmektedir.

Covid salgını ve eğitim

Covid-19 salgını ve eğitim

Uzaktan yüz yüze öğretim modeli incelendiğinde, eğitim-öğretimin geleceğinin şekillenmesine daha uygun bir model olduğu görülmektedir. Nedir bunlar?

  • Her şeyden önce okul öğrencinin ayağına gelmiştir. Öğrenci okula gitmeden evinden öğretmeniyle yüz yüze ders işleyebilmektedir. Öğrencinin okula yetişme, servise binme, beslenme gibi sorunları ortadan kalkmıştır.
  • Anne-babaların çocuğu ile ilgili kaygıları azalmıştır. Hem çocuğunun derse devamını izleyebilmekte hem de öğretmenin ders işleyişini kontrol edebilmektedir. Yani veliler okula alınmazken şimdi sürekli derste oturmaktadırlar. Bu durum öğretmenin daha dikkatli olmasını gerektirmektedir. Örneğin pijamayla ders anlatan öğretmenlerin resimleri anında sosyal medyada paylaşıldığına tanık olmaktayız.

Çocuk açısından yararları ise oldukça fazladır…

  • Örneğin gelişim çağında bir çocuğun servise yetişmek için okulun başlama saatinden çok önce uyanması ve uykusunu yeterince alamaması sorunu ortadan kalkmaktadır. Okulun başlama zamanıyla servisin kapıya gelmesi arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Evin konumuna göre bir çocuk günde 1-2 saat serviste zaman kaybedebilmektedir.
  • Velilerin temizlik konusunda kaygılanmasına gerek kalmayacaktır. Öğrenciler yeterince temiz olmayan sınıf ortamı ve hijyen olmayan tuvaletlerle uğraşmayacaklardır.
  • Öğrenciler bazı öğretmenlerin kişisel kaprisleriyle, egolarıyla uğraşmak zorunda kalmayacaktır. İsterse yurdun her yerindeki öğrenciler EBA benzeri yeni uygulamalarla beğendikleri öğretmenlerin derslerini izleme imkânı bulacaklardır. Böylece ülkenin her yerindeki öğrenciler arasında bilgiye ulaşma anlamında eşitlik sağlanabilecektir.
  • Öğrenciler okula gitmedikleri sürece disiplin olaylarıyla karşılaşmayacak, akran zorbalığına uğramayacaktır.

Daha bunun gibi birçok yararı vardır. Ancak bazı eleştiriler de hemen akla gelebilmektedir.

  • Örneğin altyapı sorunları, herkesin internet ulaşımı yok gibi teknik konular gündeme getirilebilir. Teknik konular işin en kolay kısmıdır. Bazı kişilerin sosyalleşme ile ilgili kaygıları olabilmektedir. Onun için de okul binaları öğrencilerin sosyal faaliyetlerini desteklemek için değerlendirilmeli ya da sosyalleşmeyi destekleyecek yeni seçenekler bulunmalıdır. Ayrıca okulun sosyalleşme ve bilgilendirme işlevi de tartışmalıdır. Herkes kendine şunu sormalıdır: Çocukların okulda mı yoksa sosyal medyada mı daha çok arkadaşı vardır? Yine bilgisayar konusunda öğrenciler mi yoksa öğretmenler mi daha bilgilidir? diye bir soru sorulduğunda cevap çoğunlukla öğrenciler olacaktır. Peki öğrenciler iyi bilgisayar kullanmayı okulda mı yoksa okul dışında mı öğrendiler?
  • Özel gereksinimli bireylere yönelik eğitim-öğretim çalışmalarının nasıl yürütüleceği konusu da gündeme gelebilir. Uzaktan öğretim imkânı onlara da tanınmalıdır. Çünkü mevcut uygulamaların yeterliliği tartışılmaktadır. Destekleyici uzaktan eğitim-öğretim yöntemleri geliştirilebilir. Örneğin benim de içinde bulunduğum özöğretmen projesi bu yönde bir çalışmadır.
  • Bazı dershaneler Türkiye’nin her yerinde online yüz yüze eğitime başladılar. Yakında özel okullar online şubelerini açmaya başlayabilirler. Bu konuda bir takım yasal düzenleme yapmak gerekmektedir.

Cin şişeden çıktı bir kere. Ülkemiz dönüşümün ve gelişimin gerisinde kalmayacak adımları bir an önce atmaya başlamalıdır.

Psk. Ali Orhan’ın tüm yazıları için tıklayınız

Avatar photo

Psk. Ali Orhan tarafından oluşturuldu

Psikolog Ali Orhan 1962 yılında Kütahya’nın Gediz İlçesine bağlı Çeltikçi Köyünde doğdu. Çeltikçi İlkokulunu, Gediz Ortaokulu ve Lisesini, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümünü bitirdi. Çalışma hayatına rehber öğretmen olarak başladı. Çeşitli ilköğretim okulu, lise, rehberlik araştırma merkezi ve özel eğitim uygulama merkezlerinde rehber öğretmen ve kurum müdürlüğü görevlerinde bulundu. 4 kitabı ve 1 kızı vardır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2020 Nisan ayı medya basın yayın raporu

WhatsApp Sözleşmesi

WhatsApp sözleşmesi ve perde arkasındakiler