Ombudsman, şikayetleri ve bir takım teşebbüsleri ele alıp değerlendiren ve bunlara her iki taraf için de tatmin edici çözümler bulan kişidir. Bu uygulamaya ise ombudsmanlık denmektedir.
Kelime kökeni açısından İsveççe “arabulucu” anlamına gelen ‘ombuds’ ve “kişi” anlamına gelen ‘man’ kelimelerinden oluşmuştur. Bu bağlamda, ombudsman aracı kişi anlamına gelmektedir.
Ombudsman’ın Türkçe karşılığı arabulucu, kamu hakemi, medeni hakların savunucusu, parlamento komiseri gibi kavramlara denk düşmektedir. Ancak bu kavramların da dışında en fazla kullanılanı kamu denetçisi kavramıdır. Bu kavram ise ‘yöneticilerin eylem ve planları hakkında kamuoyunun şikayetlerini kabul eden ve bunları araştırarak sonuca bağlayan kişi ya da kurum’ olarak tanımlanır (Bozkurt vd., 1998: 185).
Türk Dil Kurumu (TDK) ise bu sözcüğü şu ifadelerle açıklamıştır:
Parlamento tarafından görevlendirilen, vatandaşları resmî makamların keyfî ve yasa dışı davranışlarına karşı korumakla görevli kişi veya kurum.
Bu söz içinse kamu denetçisi karşılığı önerilmiştir.
Osmanlı Devleti dönemindeki bu uygulamayı ilk keşfeden ve ismi Demirbaş Şarl diye bilinen Kral XII. Charles olmuştur
Ombudsmanlık 1713 yılında İsveç’te kurulmuştur. 1809 yılında ise İsveç Anayasasına girerek anayasal bir kurum niteliğine bürünmüştür (Küçüközyiğit, 2006: 91).
İsveç Kralı XII. Charles (Demirbaş Şarl) 1709 yılında Ruslarla yaptığı savaşta yenilir ve Osmanlı Devleti’ne sığınır. Kral’ın yokluğunda ise İsveç’te huzursuzluk ve düzensizlik egemen olmuştur. Ve bu durumun önüne geçmek amacıyla Demirbaş Şarl, yöneticilerin ve yargıçların yasalara gereği gibi uyup uymadığını gözetmek ve denetlemek üzere 1713 yılında, kral adına hareket edecek bir kişiyi (Hogste Ombudsmanen, Supreme Procurator) görevlendirir. Bu girişim, kamu denetçiliği (ombudsmanlık) kurumunun ilk adımı olarak kabul edilmiştir. Daha sonra 1809 İsveç Anayasası’nda parlamento kamu denetçiliği kurumu oluşturulmuştur. Ve büyük bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır (Uler, 1990: 1022-1023).
Ombudsmanlık 1919 yılında Finlandiya’da, 1952 yılında Norveç’te ve 1955 yılında da Danimarka’da kabul edilmiştir. Önce İskandinav ülkelerinde, hemen sonrasında İngiliz Milletler Topluluğu ve Batı Avrupa ülkelerinde kabul edilen ombudsmanlık, günümüzde Latin Amerika’dan Uzakdoğu’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinde uygulanmaktadır (Küçüközyiğit, 2006: 92).
Ombudsman, hükümetten bağımsız bir şekilde hareket etmektedir (Kestane, 2006: 133). Bu noktada, söz konusu bağımsızlıktan kastedilen ise ombudsmanın hükümete ve parlamentoya karşı bağımsız olmasıdır. Böylece ombudsman gerçeği arama özgürlüğünü elde etmektedir (Avşar, 1998: 67).
Ombudsman, asıl gücünü kamuoyundan almaktadır. Buna göre ombudsmanın iyi, dürüsti görevine bağlı ve donanımlı kişiler arasından seçilmesi kamuoyunun güven ve desteğinin sağlanması açısından önemlidir. Ayrıca tarafsızlık ilkesi bağlamında Ombudsmanın görevini yürütürken taraf tutmakta uzak kalması gerekmektedir (Küçüközyiğit, 2006: 99).
Gazetecilikte ombudsmanlık uygulamaları
Basın alanında ombudsmanlık uygulaması İsveç ve ABD olmak üzere iki farklı türde uygulanmaktadır. Nitekim İsveç’te uygulanan biçimiyle ombudsman, okuyucuların basın ile ilgili şikâyetlerini yönelttikleri kişidir ve hükümetle hiçbir bağı yoktur.
Ombudsmanlık yapan kişilerin gazetecilik birikimleri olmasına karşın, ombudsmanlık yaptıkları gazete ile ilişkileri yoktur ve yaptıkları iş karşılığında gazeteden ücret almazlar. Buna göre maaşları İsveç Yayıncılar Derneği tarafından ödenir. Basın Ombudsmanı ve büro üyeleri; Parlamento Ombudsmanı, İsveç Barolar Birliği Başkanı ve Basın Kurulu’ndan oluşan bir heyet tarafından atanır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulandığı biçimiyle ombudsmanlıkta ise her basın organı eğer istiyorsa, kendi yayın kuruluşunun ombudsmanını kendisi belirler. Dolayısıyla yasaya bağlı bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu modelde ombudsman, kurum içi yazılı eleştiriler yayımlayarak gazetecilere mesleki sorumluluklarını hatırlatırken, diğer yandan gazetede çıkan haber ve yorumlarla ilgili okuyucu şikâyetlerini değerlendirir (Alemdar, 1990: 28–29). ABD modelinde okur temsilcisinin maaşı, çalıştığı yayın kuruluşu tarafından karşılanır.
Türk basınında okur temsilciliği uygulaması ilk kez 1980’lerin başında görülmeye başlamıştır. Dolayısıyla Hürriyet Haber Ajansı’nda Seyfettin Turhan ve Hürriyet Gazetesi’nde Emre Kongar okur temsilcisi olarak görev almışlardır.
Seyfettin Turhan, Hürriyet Haber Ajansı için çıkardığı Aylık Bülten’de haber yazımındaki yanlışlıklara işaret etmiştir. Dolayısıyla temel gazetecilik kurallarını hatırlatmıştır. Emre Kongar yaptığı işi “Gazetenin içeriğinin daha kaliteli ve hatasız olmasını sağlamakla ilgili bir iş…” olarak tanımlamıştır.
Türkiye’nin ilk okur temsilcisi ise Yavuz Baydar‘dır. Buna göre 22 Mart 1999’da Milliyet Gazetesi’nde göreve başlamıştır.
Türkiye’de ulusal düzeyde yayımlana gazetelerden sadece Hürriyet, Milliyet, Sabah ve Cumhuriyet gazeteleri okur temsilcisine sahiptir.
Kaynakça
Alemdar, Z. (1990). Oyunun kuralı, basında özdenetim. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Aşkan, Hakan (2013). Türk Basınında Okur Temsilciliği: Hürriyet, Milliyet ve Sabah Gazeteleri Okur Temsilcisi Köşeleri Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
Avşar, B. Zakir (1998), Ombudsman (Kamu Hakemi): Türkiye İçin Bir Model Önerisi, Hak-İş Eğitim Yayınları, Ankara.
Bozkurt, Ömer – Ergun, Turgay – Sezen, Seriye (1998), Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yayınları, Ankara.
Küçüközyiğit, H. Galip (2006), “Ombudsmanlık Kurumu – Hukuksal ve Siyasal Bir İnceleme”, Uluslararası Hukuk ve Politika, Cilt.2, Sayı.5.
Uler, Yıldırım (1990), “Ombudsman (Kamu Denetçisi)”, I. Ulusal İdare Hukuku Kongresi, 3. Kitap, Çeşitli İdare Hukuku Konuları, Danıştay Matbaası, Ankara